Cumhurbaşkanı Erdoğan, burada yaptığı konuşmasında, "21 sene önce, aziz milletimizin takdiriyle, ülkeyi yönetme sorumluluğunu üstlendiğimizde önceliklerimizin en başına eğitim-öğretimi koyduk" ifadesini kullandı.
"Türkiye'nin ekonomik ve siyasi şartları ne olursa olsun, eğitim-öğretimin ikinci plana itilmesine müsaade etmedik" diyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Hükûmetlerimiz döneminde hazırlanan tüm bütçelerde aslan payını daima eğitim-öğretime ayırdık. 2002 yılında toplam eğitim-öğretim bütçemiz 10,3 milyar lirayken, bugün bu miktar 652 milyar liraya çıkmıştır" şeklinde konuştu.
Meclis'te görüşmeleri devam eden 2024 yılı bütçesinde eğitim-öğretime tahsis edilen tutarın 1 trilyon 620 milyar lira olduğunu aktaran Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Derslik sayımızı 343 binden alıp 619 bine; okul sayımızı 50 binden 95 bine yükselttik. Öğretmen kadromuzu yaptığımız 800 bin yeni atamayla tahkim ettik. 2023-2024 eğitim öğretim yılında, resmî-özel toplam 1 milyon 203 bin öğretmenimizle 19 milyon öğrencimize eğitim hizmeti sağlıyoruz" dedi.
"Her yıl ortalama 40 bin öğretmen ataması gerçekleştirdik"
Eğitimin altyapısına yaptıkları devasa yatırımların olumlu sonuçlarını çok bir geniş yelpazede gördüklerini söyleyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, "2002 yılında derslik başına ilköğretimde 36, ortaöğretimde ise 30 öğrenci düşüyordu. Biz bunu ilköğretimde 23'e, ortaöğretimde 22'ye indirdik. Öğretmen başına düşen öğrenci sayımız da aynı şekilde ilköğretimde 28'den 18'e; ortaöğretimde 28'den 12'ye geriledi. Bu oranlarla, derslik ve öğretmen başına düşen öğrenci sayısında OECD ortalamasına yaklaştık. Yine bu dönemde okullaşma oranlarımız, eğitimin tüm kademelerinde Cumhuriyet tarihinin zirvesine ulaşmıştır" ifadelerini kullandı.
Hükûmet olarak sadece bütçede değil, atamalarda da önceliklerinin hep eğitim-öğretime verdiklerini belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü: "Şu an kamuda görev yapan öğretmenlerin yüzde 80'i, bizim iktidarlarımız döneminde atanmıştır. Her yıl ortalama 40 bin öğretmen ataması gerçekleştirdik. Mayıs ayında 45 bin öğretmenimizi daha öğrencileriyle buluşturduk. Bundan sonra da, ihtiyaçlar ve imkânlar dâhilinde, gerekeni yapacağız. Evlatlarımızın eğitiminden hiçbir şekilde taviz vermeyeceğiz. Biz eğitim-öğretim konusunu, doğrudan bekamızı ilgilendiren millî bir mesele olarak görüyor, her türlü siyasi hesabın üstünde tutuyoruz. Bu konuda her türlü ufuk açıcı tenkide, yol gösterici teklife de açığız."
"Kıymetli çocuklarımızın istikbalinden ve ülkemizin gidişatından eminiz"
Bakan Yusuf Tekin de programda yaptığı konuşmada, Türkiye'nin dört bir yanında ve yurt dışında görevlerini ifa eden tüm öğretmenlerin Öğretmenler Günü'nü kutladı. Tekin, başta Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan olmak üzere, Türkiye'nin maarif camiasının bugünlere gelmesini sağlayan bütün büyüklere minnet ve şükranlarını sundu.
Başta Başöğretmen Gazi Mustafa Kemal Atatürk olmak üzere ebediyete intikal etmiş tüm öğretmenleri ve şehitleri de rahmetle ve minnetle yad ederek günün anlam ve önemine dikkat çeken Tekin, "Bu anlamlı günün sembolize ettiği düşünce ve değerlerin maarif çağı olarak tecelli edeceğine inandığımız Türkiye Yüzyılı idealine katkı sunmasını yüce Rabbimden niyaz ediyorum. Hepimizin bildiği üzere, eğitim alanı özünde öğretmen-öğrenci ilişkisinin belirlediği bir alandır. Bu ilişkinin hangi zemin üzerinde, nasıl bir sistem içerisinde, ne tür yöntemlerle ve hangi araçlarla yapıldığı da önemli olmakla birlikte, ilişkiyi karakterize eden temel bileşenler önce öğretmenlerimiz ve sonra da öğrencilerimizdir." ifadelerini kullandı.
Öğretmenlerin ait olduğu medeniyetin zengin müktesebatını en yetkin şekilde temsil eden ve aktaran aktüel bir bilinç olduğunu dile getiren Tekin, öğrencilerin ise o medeniyetin geleceğini oluşturan ve onu yarınlara taşıyan potansiyel özneler olduğunu söyledi.
Bakan Tekin, bütün meselenin bu iki bileşen arasındaki ilişkinin nasıl bir istikameti hedef alarak ve ne türden ilke ve esaslar üzerinde şekillendiği ya da şekilleneceğiyle ilgili olduğuna vurgu yaptı.
Cumhuriyetin ikinci asrına tekabül eden bir ideal olarak Türkiye Yüzyılı'nı hedef ve sonuçlarıyla görünür kılmak için ülkenin eğitim alanındaki istikametinin kendi medeniyet değerleriyle uyumlu olacak şekilde yeniden tanzim edilmesi gerektiğini kaydeden Tekin, ''Bu ise bilimsel gerçeklere ve evrensel hakikatlere sırtımızı dönmeden kendi özümüzle buluşmamızı gerekli kılmaktadır." dedi.
Türkiye'nin maarif davasına işaret eden Tekin, konuşmasını şöyle sürdürdü:
"Maarif davamızın da temelini oluşturan bu öz, popülist hamasete dayalı içi boş bir retoriği değil, tam aksine bizim tarihsel, toplumsal, coğrafi ve kültürel kodlarımızın özgünlüğü içinde gelişen esaslı bir özgürleşme sürecini ifade etmektedir. Geçmişimizden ilham alan, bugüne hayat ve geleceğe yön veren zengin ve özverili bir bilgelik kaynağına atıfta bulunmaktadır. Demire hükmetmekle elde edilen kaba kuvveti değil, hikmet ve adalete dayalı olarak inşa edilen insani kudreti simgelemektedir. Modern bilincin çoğunlukla iki ayrı kategori olarak gördüğü ilim ile irfanın, alim ile arifin kutlu birlikteliğini temsil etmekte, cehalet ile gafletin, cahil ile gafilin ifsat edici etkilerinden korunmanın yol ve yöntemlerini göstermektedir."
"Kocaman bir irfan ordusuna sahibiz"
Bakan Tekin, özlerinin "iyiliği emreden, kötülüğü nehyeden" o mutlak ve kadim emre muhatap olunan andan itibaren süregelen bir adalet ve bilgelik yolu olduğunu belirterek, "Hepimiz bu yolun, yolculuğun içinde kendi imtihanının yükünden sorumlu öğrencileriz hiç kuşkusuz. Ama şükürler olsun ki yalnız ya da bir başına da değiliz. Yolumuzu aydınlatan ve seferimizi hakikat yolculuğuna dönüştüren kocaman bir irfan ordusuna sahibiz. Yanlışlarımızı ilga ve doğrularımızı ihya ederek geleceğimizi inşa eden değerli öğretmenlerimizin elinde kendimizden, kıymetli çocuklarımızın istikbalinden ve ülkemizin gidişatından eminiz." diye konuştu.
Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın liderliği süresince gerçekleştirdikleri büyük atılımlar sayesinde maddi altyapı eksikliğini büyük oranda tamamladıklarına vurgu yapan Tekin, "Eğitim sistemimizi kendi özümüzle uyumlu olacak şekilde inşa etmenin arifesindeyiz. Bugün, kolektif ve milli bir maarif bilinç ile kendi modelimizi üretmenin tüm imkanlarına haiziz. Türkiye Yüzyılı'nın uzak bir ideali değil, halihazırda görünür olmaya başlayan, yakın ve somut bir gerçekliği ifade ettiğinin bilincinde ve sorumluluklarımızın idrakindeyiz." dedi.
Bakan Tekin, maarif ordusu olarak bu bilinç ve sorumlulukla Türkiye'nin hizmetinde olmaya, geleceğin teminatı olan çocukları güçlü bir inanç, azim ve kararlılık içinde yetiştirmeye devam edeceklerini sözlerine ekledi.