TBMM Plan ve Bütçe Komisyonunda, Bakanlığının 2024 yılı bütçesinin sunumunu yapan Tekin, cumhuriyetin 100. yılını kutladı.
Cumhuriyeti kuran Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ü, vefatının 85. yılında saygıyla andıklarını ifade eden Tekin, Atatürk'ün "Cumhurbaşkanı olmasaydım, Millî Eğitim Bakanı olurdum." sözleriyle yücelttiği bir sorumluluğu taşıma bilinciyle var güçleriyle çalışmaya devam edeceklerini vurguladı.
Eğitim ile hem kalkınma hem de millî birlik ve beraberliğin sağlanması arasında çok güçlü bir bağ bulunduğuna işaret eden Tekin, bireylerin eğitim seviyesi arttıkça ülkenin siyasi, sosyal ve ekonomik gelişiminin de aynı oranda arttığını söyledi.
Bakan Tekin, şu değerlendirmelerde bulundu: "Cumhuriyetin 100. yılında daha müreffeh bir Türkiye'nin şafağında eğitim sistemimizi, kendini tanımanın ve iyi insan olmanın şartlarını içeren bir özgürleşme süreci olarak yapılandırıyoruz. Kendi medeniyet değerlerimiz ekseninde dünyayı kavrayan güçlü bireylerin kültür, sanat ve teknoloji odaklı gelişimlerine dayanan yeni bir sistematik oluşturma çabasındayız. Türkiye'nin bugün olduğu gibi yarın da ideal mefkuresini tanımlayabilmesi bakımından hayati bir öneme sahip olan ve maddi altyapısı büyük oranda tamamlanmış bir zeminde kurulacak bu yeni eğitim öğretim sistematiği, maarif çağı olarak tecelli edeceğine inandığımız Türkiye Yüzyılı idealinin gerçekleşmesi için kritik bir önem arz etmektedir. Son 20 yılda büyük oranda tamamlanan bu altyapı üzerinde kendi sistemimizi inşa etmenin, istişareye dayalı ve millî bir bilinçle kendi modelimizi üretmenin tam vakti olduğuna inanıyoruz.
Bizim modelimiz hem insani varoluşumuzun evrensel doğasına uygun ve onu geliştiren bir felsefe üzerine kendisini konumlandıracak hem de ait olduğumuz tarihin, geleneğin ve medeniyetin temel karakteristiğini taşıyan millî bir içerikle şekillenecektir. Ancak bu sayede eğitimde arzu ettiğimiz hedefleri yakalayabilir, gençlerimizin hem doğal ve fıtri gelişimini esas alan hem de pedagojik ihtiyaçlarını karşılayabilen zengin bir müktesebat üretebiliriz. Bu, şüphesiz ki bizim müntesibi ve takipçisi olduğumuz büyük ve kadim medeniyet vizyonumuzun da bir gereğidir."
Bu inançla erken çocukluk eğitiminden başlayarak eğitim ve öğretimin her kademesinde bütün bireylerin nitelikli eğitime eriştiği bir sistemi oluşturmayı hedeflediklerini dile getiren Tekin, bütün çalışmaları bu hedefe uygun olarak yürüttüklerini, eğitim politikalarını bu doğrultuda şekillendirdiklerini vurguladı.
Tekin, kısıtlı imkânlarla yüz yıl öncesinde kurulan cumhuriyetin bugün 19 milyonun üzerinde öğrencisi, 1 milyonun üzerinde öğretmeni, 74 binin üzerinde eğitim kurumuyla yaklaşık 21 milyonluk kitleyi, dolaylı olarak Türkiye'nin tamamını etkileyen bir aritmetiğe sahip olduğunu ifade etti.
"Bütçede en büyük pay eğitime ayrıldı"
Bakan Tekin, 2024 Yılı Merkezî Yönetim Bütçe Kanunu'nda en büyük payın bu yıl da eğitime ayrıldığını, toplumun tüm kesimlerini içine alan örgün ve yaygın eğitim hizmetlerini yürütmek için Millî Eğitim Bakanlığı (MEB), Yükseköğretim Kurulu (YÖK), Ölçme, Seçme ve Yerleştirme Merkezi Başkanlığı (ÖSYM), Yükseköğretim Kalite Kurulu (YÖKAK), üniversiteler ve diğer bakanlıklara ayrılan kaynaklarla birlikte eğitim bütçesinin 1 trilyon 619 milyar 907 milyon 408 bin lira olarak belirlendiğini anlattı.
Bu rakamın 2024 yılı merkezî yönetim bütçesinin yüzde 14,6'sını oluşturduğunun altını çizen Tekin, "2002'de 4 milyar 955 milyon dolar olan Millî Eğitim Bakanlığı bütçesi, 2023 yılında 16 milyar 215 milyon dolara, 2024 yılında ise 38 milyar 294 milyon dolara çıkarıldı." dedi.
Tekin, sunumunda obezite ve dijital bağımlılıkla mücadele, fiziksel aktivitenin teşviki, devam-devamsızlık, sınıf tekrarı ve ölçme değerlendirme, öğretmenlerle görüşme için randevu sisteminin getirilmesi gibi konuları içeren mevzuat değişikliklerine ilişkin bilgiler verdi.
Müdahale komisyonları kurulacak
Bakan Tekin, devamsızlık ve erken okul terki riski taşıyan öğrencilerin devam ettiği okullara yönelik kurumsal kapasite geliştirme ve erken okul terkine yönelik farkındalık arttırma çalışmalarına devam ettiklerini, bu kapsamda okullarda önleme müdahale komisyonları kurulmasını kararlaştırdıklarını söyledi.
Ayrıca görsel sanatlar, müzik, drama, performans sanatları, atölye çalışmaları, telafi, yetiştirme sınıfları ve öğrenciler için mentörlük hizmetleri gibi okul içi ve okul dışı eğitim etkinliklerinden oluşan entegre bir önleme, müdahale ve telafi modeli geliştirme çalışması içerisinde olduklarını kaydeden Tekin, ortaöğretim çağ nüfusunda okullaşmayan tüm gençlere tek tek ulaşarak şartlarına uygun okullaşma seçeneklerinden faydalanmalarını sağladıklarını aktardı.
Eğitim çağ nüfusundaki tüm çocukların eğitimle buluşmalarını sürdürülebilir kılmayı amaçladıklarını belirten Tekin, "Tüm eğitim kademelerinde okuldan erken ayrılma riski taşıyan öğrencilerin erken tespitini kolaylaştırmak için çoklu veri noktaları kullanan bir erken uyarı sistemi geliştiriyoruz." bilgisini verdi.
"Öğretim programlarında yaptığımız değişiklikleri bu motivasyonla gerçekleştiriyoruz"
Bakan Tekin, eğitimin niteliğinin artırılması amacına yönelik, yaşanan toplumsal gelişmeler, oluşan talepler ve değişen yaşam şartları neticesinde öğrencilere çağın gerektirdiği temel yetkinlikleri, fikrî temelleri ve toplumsal değerleri kazandırmayı istediklerini dile getirerek şöyle devam etti: "Bakanlık olarak öğretim programlarında yaptığımız değişiklikleri bu motivasyonla gerçekleştiriyoruz. İçeriğin, birbirinden kopuk bilgi kompartımanları şeklinde değil, gündelik hayatta olduğu gibi birbiri ile ilişkili bir bağlam bütünlüğü içinde öğrencilere kazandırılmasını hedefliyoruz. Böylece öğrencilerin gerçek hayatta karşılaştıkları problemlerde olduğu gibi olaylara çok boyutlu yaklaşmalarına imkân verecek bir anlayışı mümkün olduğunca hâkim kılmaya çaba sarf ediyoruz. Bakanlığımıza bağlı örgün ve yaygın eğitim kurumlarında uygulanan programları, konu alanında meydana gelen değişim ve gelişmeler, bireyin ve toplumun ihtiyaç ve beklentileri ile K-12 Beceriler Çerçevesi Türkiye Bütüncül Modeli doğrultusunda sürekli iyileştirmekte ve güncellemekteyiz."
Bu değişimlerin yaşandığı alanları sürekli takip ettiklerini, gerekli çalışmaları hızlıca ders çizelgeleri ve öğretim programlarına yansıttıklarını ifade eden Tekin, bu doğrultuda ilköğretim ve ortaöğretim düzeyinde uygulanmakta olan haftalık ders çizelgelerinde yer alan seçmeli dersler bölümünü; öğrencilerin gerekli akademik becerileri edinmelerinin yanında yetenekleri doğrultusunda da yetiştirilmelerinin sağlanması, ilgi ve ihtiyaç duydukları alanlarda gelişimlerine zemin hazırlanması, millî, manevi, ahlaki değerlerin kazandırılması amacıyla 2023-2024 eğitim öğretim yılından itibaren uygulanmak üzere güncellediklerini söyledi.
Haftalık ders çizelgeleri kapsamında ihdas edilen seçmeli derslere yönelik öğretim programları geliştirdiklerini anlatan Tekin, çağın ihtiyaçlarını ve gelişen teknolojiyi göz önünde bulundurarak hem ilköğretim hem de ortaöğretim seviyesinde seçmeli ders grubunu bir bütün olacak şekilde "insan, toplum ve bilim", "din, ahlak ve değer" ile "kültür, sanat ve spor" olmak üzere üç başlıkta güncellediklerini dile getirdi.
"Değerlerimizi evrensel bakış açısıyla harmanlayarak yeniden inşa etmeliyiz"
2023-2024 eğitim öğretim yılından itibaren okutulmak üzere ilköğretim seviyesinde 16 seçmeli dersi, ortaöğretim seviyesinde de 18 seçmeli dersi öğrencilerin tercihine sunduklarına işaret eden Tekin, ayrıca "sosyal sorumluluk programı" ile sosyal sorumluluk ve toplum hizmeti anlayışının geliştirilmesini hedeflediklerini ve ortaöğretim süresi boyunca en az 40 saatlik sosyal sorumluluk programı çalışma zorunluluğu getirdiklerini kaydetti.
Medeniyetin nesillere aktarılmasının ancak ve ancak dilin korunması, geliştirilmesi ve güçlenmesiyle sağlanabileceğine dikkati çeken Tekin, "Eğitimciler olarak hepimizin öncelikli görevi, miras aldığımız medeniyetimizi idrak ederek millî kültür şuuruyla dilimize sahip çıkmaktır. Yerli ve millî kültür değerlerimizi evrensel bakış açısıyla harmanlayarak yeniden inşa etmeliyiz. Teknolojik gelişimlerin, yaşanan dönüşümlerin ve dijitalleşmenin hayatımızın her alanını etkilediği bu hızlı akan çağda, dilimizi tüm özgünlüğüyle muhafaza etmek birincil vazifemizdir." diye konuştu.
Bakan Tekin, 6 Şubat depremlerinin tahribatını gidermek için Bakanlık olarak birçok alanda kapsamlı faaliyetler gerçekleştirdiklerini anlattı.
Onarım ihtiyacı oluşan eğitim yapılarının tamamının çalışmalarını tamamladıklarını dile getiren Tekin, bu kapsamda deprem bölgesindeki yaklaşık 45 bin dersliği, 2023-2024 eğitim öğretim dönemi için hazır hâle getirdiklerini söyledi.
"Yükseköğretimde birçok alanda önemli ilerlemeler kaydedildi"
Yükseköğretimde son yıllarda yaşanan niceliksel büyümeyle başta yükseköğretime erişim olmak üzere birçok alanda önemli ilerlemeler kaydedildiğini dile getiren Bakan Tekin, 2022-2023 eğitim ve öğretim yılı itibarıyla 129 devlet, 78 vakıf olmak üzere 207 yükseköğretim kurumunda 8,3 milyon öğrencinin öğrenim gördüğünü, 1984 yılında 20 bin 333 olan öğretim elemanı sayısının ise 2022 yılında 184 bin 702'ye yükseldiğini ifade etti.
Tekin, 2022 verilerine göre 93 bin 813 öğretim üyesi bulunduğunu aktararak, şöyle konuştu: "Öğretim elemanlarının yüzde 45,78'si kadın, yüzde 54,22'si erkektir. Profesör unvanına sahip öğretim üyelerin üçte biri kadındır. 2003 yılında kadın öğretim elemanı sayısı toplam öğretim elemanı sayısının yüzde 37'si iken bugün bu oran yüzde 46'ya yükselmiştir. 2003'te araştırma görevlisinin yüzde 42'si kadın iken bugün bu oran yüzde 53'e ulaşmıştır. Araştırma görevlilerinin sayısındaki artış ilerleyen dönemde yükseköğretim sistemimizdeki öğretim üyesi sayısını da artıracaktır."
Yükseköğretimde misyon farklılaşması ve ihtisaslaşma alanında son yıllarda önemli gelişmeler kaydedildiğini vurgulayan Tekin, 22 devlet üniversitesinin genel ve geleneksel çalışmaları dışında, bölgelerin kendi dinamikleri ile hazırlayıp sundukları projeler doğrultusunda bölgesel kalkınma odaklı misyonlar edinmelerinin sağlandığını belirtti.
Sürdürülebilir ve İklim Dostu Kampüs uygulamasıyla YÖK tarafından ilk etapta 11 pilot üniversitenin belirlendiğini ifade eden Tekin, üniversitelerin sürdürülebilir, enerji verimli, doğa dostu, sıfır atıklı ve çevreye asgari düzeyde etki eden kampüslere sahip olmasının hedeflendiğini dile getirdi.
Tekin, son iki yılda birçok üniversitede yapay zekâ alanında lisans ve lisansüstü programlar açıldığını, ilk defa Boğaziçi Üniversitesi bünyesinde Veri Bilimi ve Yapay Zekâ Enstitüsü kurulduğunu anımsatarak, "Cumhurbaşkanlığı Dijital Dönüşüm Ofisi aracılığıyla yürütülen proje kapsamında 4 üniversitede kurulan siber güvenlik meslek yüksekokullarına 2023 yılından itibaren öğrenci alınmaya başlanmıştır." dedi.
Yükseköğretim Kalite Kurulunun (YÖKAK) faaliyetleri hakkında da bilgi veren Tekin, şunları kaydetti: "YÖKAK, 2023 yılı itibarıyla hâlihazırda 189 yükseköğretim kurumunun kurumsal dış değerlendirmesini tamamlamış, 145 yükseköğretim kurumuna yönelik izleme faaliyetlerini gerçekleştirmiş ve 53 yükseköğretim kurumunu Kurumsal Akreditasyon Programı kapsamında akredite etmiştir. 2027 yılına kadar tüm yükseköğretim kurumlarımızın Kurumsal Akreditasyon Programı kapsamında değerlendirilmesinin tamamlanması planlanmıştır. YÖKAK dış değerlendirme çalışmaları gerçekleştiren ulusal kuruluşların yetkilendirilmesi ve uluslararası kuruluşların tanınması görevi kapsamında, program akreditasyonu çalışmaları yürüten 24 ulusal akreditasyon kuruluşuna yetki vermiş ve 13 uluslararası akreditasyon kuruluşunu tanımıştır."
Yusuf Tekin, ÖSYM'nin tüm hizmetlerini e-Devlet standartları çerçevesinde yürüttüğünü, bilimsel ve teknolojik yeniliklerden yararlanarak sürekli kendisini geliştirdiğini ve hizmet kalitesini günden güne artırdığını söyledi.
ÖSYM'den deprem bölgesinde ücretsiz hizmet
ÖSYM'nin tek ve çift yıllarda değişmek üzere, her yıl yaklaşık 13 milyon adaya 55 farklı sınav gerçekleştiren bir kurum olduğunu hatırlatan Tekin, şöyle devam etti: "6 Şubat'ta meydana gelen depremler sonrası Yükseköğretim Kurumları Sınavı'na (YKS), Kamu Personeli Seçme Sınavı'na (KPSS) ve Dikey Geçiş Sınavı'na (DGS) başvuru yapan adaylar ile bugüne kadar yapılan çeşitli sınavlarda şehit eşi, şehit çocuğu, gazi, gazi eşi ile gazi çocuklarından yaklaşık 3 milyon adaya ücretsiz sınav başvurusu ile sınav tercihi ve yerleştirme hizmeti verilmiştir. Afet bölgesinde dönemsel olarak gerçekleştirilen ücretsiz sınav uygulaması şehit eşi, şehit çocuğu, gazi, gazi eşi ve gazi çocuklarına yönelik olarak devam etmektedir."
ÖSYM'nin elektronik sınav uygulaması yapılan yabancı dil ve elektronik sınav merkezi sayısını artırıp hizmet ağını genişletme çalışmalarına da devam ettiğini belirten Tekin, "Ankara Esenboğa e-Sınav Merkezi, aynı anda 5 bin adayın elektronik sınava girebileceği kapasitesiyle dünyanın en büyük elektronik sınav merkezlerinden biridir. İngilizce, Almanca, Fransızca, Arapça, Rusça, Farsça, Bulgarca, İspanyolca, İtalyanca ve Yunanca sınavları ile birlikte toplamda 10 farklı yabancı dilde elektronik sınavlar gerçekleştirilmektedir." diye konuştu.
Tekin, 2023 yılında ÖSYM bünyesinde yaklaşık 11 milyon adayın katıldığı 15'i elektronik sınav olmak üzere 53 sınav gerçekleştirildiğini, bu sınavlarda engeli veya sağlık sorunu olan yaklaşık 32 bin 775 adayın sağlık durumlarına uygun özel koşullar sağlanarak sınavlara alındığını kaydetti.
Yurt Dışından Öğrenci Kabul Sınavı'nın 13 yıl aradan sonra ilk defa Türkiye, KKTC, Almanya, Azerbaycan, Kırgızistan, Kazakistan, Özbekistan, Afganistan, Tunus ve Suudi Arabistan'da uygulandığını aktaran Tekin, sınavın ikinci uygulamasının ise 12 Kasım'da 81 il ve KKTC ile 12 ülkede gerçekleştiğini belirtti.
Tekin, gelecek yıl için Millî Eğitim Bakanlığı bütçesine 1 trilyon 90 milyar 229 milyon 668 bin lira tahsis edildiğini kaydetti.
Millî Eğitim Bakanlığı bütçesinin 2020 yılından itibaren harcamaların program sınıflamasına göre tasnif edildiğini anlatan Tekin, "Harcama önceliği, geliştirme konusunda karar alıcılara kamu hizmet sunumu performansına ilişkin bilgilerin sağlandığı ve bu bilgilerin kaynak tahsisi sürecinde sistematik olarak kullanıldığı program bütçe çerçevesinde hazırlanmaktadır." ifadelerini kullandı.
Tekin, 2024 yılında engellilerin toplumsal hayata katılımı ve özel eğitim programına 56 milyar 922 milyon 916 bin lira, hayat boyu öğrenme programına 21 milyar 77 milyon 399 bin lira, ölçme, seçme ve yerleştirme programına 468 milyon 3 bin lira, ortaöğretim programına 331 milyar 287 milyon 777 bin lira, temel eğitim programına 574 milyar 564 milyon 240 bin lira, uluslararası eğitim işbirlikleri ve yurt dışı eğitim programına 11 milyar 300 milyon 859 bin lira, yönetim ve destek programına 94 milyar 608 milyon 474 bin lira ödenek ayrıldığını bildirdi.
Yusuf Tekin, 345 milyar 814 milyon 782 bin lirası YÖK, YÖKAK ve üniversitelerin bütçesi, 4 milyar 692 milyon 832 bin lirası ÖSYM Başkanlığı bütçesi, 132 milyar 990 milyon 126 bin lirası Yükseköğretim Kredi ve Yurtlar Kurumu bütçesi, 19 milyar 709 milyon lirası ilköğretim öğrencilerinin ücretsiz ders kitabı giderleri, taşımalı ilköğretim ve ortaöğretim uygulaması kapsamında öğle yemeği giderleri ve özel eğitime ihtiyaç duyan öğrencilerin taşıma giderleri için Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışmayı Teşvik Fonu'ndan aktarılacak ödenek, 1 milyar 300 milyon lirası okullarda kullanılacak kömür alımları için Hazine ve Maliye Bakanlığı bütçesinde tefrik edilen ödenek, 25 milyar 171 milyon lirası aday ve çıraklara ödenecek devlet katkısı için Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı bütçesinde tefrik edilen ödenek olmak üzere eğitim bütçesinin 1 trilyon 619 milyar 907 milyon 408 bin lira olarak öngörüldüğünü söyledi.
Eğitimin, ülkenin yarınını şekillendiren en önemli unsur ve insana dair yapılacak yatırımların en değerlisi olduğunu vurgulayan Tekin, Milli Eğitim Bakanlığı 2024 yılı bütçesinin eğitim ailesine, öğretmenlere, öğrencilere ve velilere hayırlı olmasını temenni etti.
Bakan Yusuf Tekin, Bakanlığının bütçe görüşmelerinde soruları yanıtladı
Millî Eğitim Bakanı Yusuf Tekin, Anayasa Mahkemesinin (AYM) Öğretmenlik Meslek Kanunu kararının ardından verilen 9 aylık süre içerisinde, eğitim sektörünün bütün paydaşlarıyla gerekli istişareleri yapacaklarını belirterek, "Bu konuyla ilgili ciddi geniş araştırmalar yapıyoruz, o konuda gerekli adımları atacağız." dedi. Tekin, Bakanlığının 2024 yılı bütçesinin görüşüldüğü TBMM Plan ve Bütçe Komisyonunda milletvekillerinin sorularını yanıtladı.
Bakan Tekin, toplamda 9 saat 28 dakika boyunca Milli Eğitim Bakanlığıyla ilgili görüş, fikir, öneri ve soruları dikkatli bir şekilde kayıt aldıklarını, komisyonda yetiştiremediği soruları ve eleştirilerle ilgili cevapları da vereceklerini ifade etti.
Kişisel olarak akademik ve bilimsel tartışmaların politika yapıcıları ve uygulayıcıları zenginleştireceğini düşündüğünü ifade eden Tekin, "Akademik gelenek böyle bir şey. Herhangi bir makale yazdığınız zaman size en çok eleştiri yapan hakemi en çok seviyorsunuz. Dolayısıyla ben buradaki bütün vekillerimizle tek tek oturup burada konuşamadığımız konuları konuşmayı arzu ederim." dedi.
Komisyondaki tartışmalarda bile eğitimle ilgili birçok konuda çok farklı görüşlerin ortaya çıktığına işaret eden Tekin, bazı vekillerin, "12 yıllık zorunlu eğitim fazla, azaltılmalı" derken bazı vekillerin ise "okul öncesi de dahil edilmeli, 13 yıla çıkartılmalı" şeklinde görüş verdiğini aktardı.
Eğitimin herkesin kendi perspektifinden formüller, çözümler ürettiği bir sektör olduğunu ifade eden Tekin, "Herkesin görüşüne saygı duyuyorum. Ama herkesin de bizim görüşümüze saygı duymasını istiyorum." dedi.
Bakanlık görevine başladığı andan itibaren Türkiye'deki illerin yaklaşık yarısını ziyaret ettiğini, bu okulların hiçbirisinde gereksiz salon toplantısı yapmadığını, yaklaşık 145 okulda öğretmenler odasında öğretmenlerle en az 2 saat baş başa vakit geçirdiklerini anlatan Tekin, bunun yanında her ayın ilk cumartesi günü ortalama 250 öğretmenin katıldığı "öğretmenler odası buluşmaları" yaptıklarını dile getirdi.
Eğitim ya da kişisel problemleriyle ilgili görüş alışverişinde bulunduğu öğretmen sayısının 7 bin 862 olduğunu bildiren Tekin, "Aldığımız bütün kararlar, yaptığımız bütün değişikliklerde biz çok ciddi bir görüş alışverişi mekanizması işletiyoruz." diye konuştu.
Yapılan güzel şeylerle ilgili paylaşımda bulunan milletvekillerine teşekkür eden Tekin, "Eksiklerimiz olduğunu da kabul ediyoruz ve onlarla ilgili tedbirlerimizi alacağız." dedi.
Komisyonda, "niyet okuyucu", kendi ağzından çıkmayan uydurma sözlerle ilgili cümleler kurulduğunu ifade eden Tekin, "Ben diyaloğa çok açık birisiyim. Beni arayıp, 'böyle bir şey söylediniz varsayılıyor ya da söyleniyor, söylediniz mi?' derseniz ben de size rahat ve açık bir şekilde cevap veririm. Söylediğim şeylerin arkasında duran bir insanım." ifadelerini kullandı.
Bakan Tekin, şahsıyla ilgili söylenenlerden birinin laiklikle ilgili tartışmalar olduğunu belirtti.
Siyasal bilgiler fakültesi kamu yönetimi bölümü mezunu olduğunu, üniversitelerde yıllarca insan hakları, temel hukuk, anayasa gibi dersler anlattığını vurgulayan Tekin, şöyle devam etti: "Burada laiklikle ilgili yapılan eleştirilerin hiçbirisini kabul etmiyorum. Aradaki fark şu; sizin laiklik anlayışınızla, benim bilimsel yorumlarda okuduğum laiklik anlayışı arasında ciddi fark var. Ben laikliği dini inanç ve ibadet hürriyeti üzerine konumlandırıyorum. Ama bazı arkadaşlarımız, hala geleneksel Türkiye'de uygulanan Fransız tarzı jakoben laiklik anlayışı çerçevesinde belli din ve inançlara mensup kişilerin inanç ve ibadet hürriyetlerini sağlıklı yaşayamamasını kurguluyor. Dolayısıyla burada bir anlayış farkı var. Bakanlık olarak şu konuda sizi temin etmek isterim, laik ve bilimsel eğitim konusunda attığımız adımlarla ilgili hiçbir sıkıntı yok, bunu özellikle söylemek istiyorum."
"Farklı öneriler gelirse bu farklı önerileri değerlendireceğiz"
Öğretmenlik Meslek Kanunu ile ilgili soruları yanıtlayan Tekin, bu kanunla ilgili Anayasa Mahkemesinde bir iptal davası süreci yaşandığını hatırlattı. İptal davası süreci sonunda Anayasa Mahkemesinin 9 aylık bir süre verdiğine işaret eden Tekin, sözlerini şöyle sürdürdü: "Biz bu 9 aylık süre içerisinde eğitim sektörünün bütün paydaşlarıyla gerekli istişareleri yapacağız. Eğer sahadan Öğretmenlik Meslek Kanunuyla ilgili olarak farklı öneriler gelirse bu farklı önerileri değerlendireceğiz. Farklı öneriler gelmezse veyahut da bu konuda elimize sağlıklı metin ulaşmazsa biz de mevcut metin üzerinden Anayasa Mahkemesinin iptal kararı doğrultusunda orada beklenilen maddelerle ilgili düzenlememizi yapacağız. Bu konuyla ilgili ciddi geniş araştırmalar yapıyoruz, o konuda gerekli adımları atacağız."
"MESEM'lerdeki bu suistimallerle ilgili bir dizi düzenleme yaptık"
Bakan Tekin, meslek liseleriyle ilgili sorulara da yanıt verdi. Proje okul kavramına açıklık getiren Tekin, futbol ve voleybol federasyonlarıyla ortak liseler açtıklarını, yeni dönemde ise sanat liseleri konusunda adımlar atacaklarını söyledi.
Bu okulların akademik derslerinin müfredatını ve eğitici kadrosunu Bakanlık olarak belirlediklerini, mesleki alanlarda sektörden nitelikli kişilerin ders verdiğini anlatan Tekin, ayrıca bu okulların mesleğin ihtiyaç duyduğu nitelikleri ölçerek öğrenci seçme hakkının olduğunu ifade etti. Proje ve tematik meslek lisesi sayısının 460 olduğunu aktaran Tekin, bu okulların 262 kurumla protokol yaptığını bildirdi.
Mesleki eğitim merkezleriyle (MESEM) ilgili bazı eleştiriler olduğunu belirten Tekin, "Biz de başladığımız andan itibaren MESEM'ler yani bu başlattığımız projeksiyonda suistimallerin yaşandığını gördük. MESEM'lerdeki bu suistimallerle ilgili bir dizi düzenleme yaptık ve bu suistimaller tamamen önlenmiş durumda." ifadelerini kullandı.
Bu konuda aldıkları önlemlerle ilgili bilgiler aktaran Bakan Tekin, bunlar arasında her öğrencinin devlet katkısından bir defaya mahsus yararlandırılması, İŞKUR aktif iş gücü, kurs veya programlardan yararlananlara devlet katkısının ödenmemesi, önceki öğretmenlerin tanınması kapsamında mesleğinde ustalık belgesi alabilecek durumda olanlara devlet katkısı ödemesi yapılmaması gibi konular bulunduğunu ifade etti.
"Deprem bölgesi konusunda gerçekten hassasız"
Bakan Tekin, deprem bölgesinde yürüttükleri çalışmalara değindi. Her ay deprem bölgesiyle ilgili yaptıkları hazırlıkları raporladıklarını belirten Tekin, "Deprem bölgesindeki 11 il için her ilden sorumlu bir ekip oluşturduk. Hem il müdürümüzle hem valimizle hem ilçe müdürleriyle, bakanlık merkez teşkilatındaki bir arkadaşımız veya bir komisyonumuz sürekli irtibat halinde. Oradan gelen problemler, anında çözüme kavuşturulabiliyor veyahut çözüme kavuşturulması için atılması gereken adımlar ilgili bakanlıklarla paylaşılıyor. Dolayısıyla deprem bölgesiyle ilgili oldukça hassasız. Cumhurbaşkanımızın da bize ısrarla telkin ettiği bir durum deprem bölgesi konusu. Biz bu konuda gerçekten hassasız. Bize ulaşan bütün problemleri anında çözmek için çaba sarf ediyoruz."
Deprem bölgesindeki okullar ve eğitim kurumları hakkındaki soruları yanıtlayan Tekin, Türkiye genelinde 2000 yılı öncesinde inşa edilen toplam 26 bin 276 okul olduğunu ifade etti. Tekin, bunların içerisinden yaklaşık 18 bin tanesinin deprem açısından riskli bölgelerde bulunduğunu ve tamamının analizlerinin yapıldığını söyledi.
Bakan Tekin, 2000 yılı öncesinde inşa edilen 26 bin 276 okuldan 7 bin 201 tanesinin acil müdahale gerekli okul olarak tespit edildiğini, bunlardan da 2 bin 897'siyle ilgili yıkım kararı oluşturulduğunu, bu okulların yaklaşık 500 tanesinin kapalı köy okulu statüsünde olduğunu aktardı.
Tekin, şöyle devam etti: "Bunlardan 4 bin 304'üyle ilgili güçlendirme kararı oluşturulmuştur. 10 bin 988 okul ise ikinci aşamada müdahale edilecek okul olarak bunlar bilim adamları veya bilimsel raporlar doğrultusunda alınan kararlar dolayısıyla bu konuda da Türkiye genelinde 2010'lu yılların başından itibaren okullarımızın sürekli deprem analizlerini zaten yaptırıyorduk. Bunu bir övünç vesilesi olarak söylemek istemem ama nihayetinde deprem bölgesinde de yıkılan okul sayımız özellikle 2000 yılı yani deprem yönetmeliğinden sonra yapılıp yıkılan okul sayımız neredeyse yok."
Deprem bölgesinde deprem öncesi toplam 119 bin 200 dersliğin olduğunu ve eğitim öğretime devam ettiğini bildiren Tekin, şunları kaydetti: "Deprem sonrası ise yıkılan, yıkım kararı alınan ya da güçlendirilmesi gerekip kullanılmayan o an için söylüyorum 107 bin 81 dersliğimiz var. Yani 12 bin 119 dersliğimiz bu kapsamda kullanılamayacak durumda. Biz şu ana kadar inşaatı tamamlanıp eğitim öğretime açılan çelik yapı ya da hafif beton dedikleri yapılarla 2 bin 571 dersliği eğitim öğretime açtık. Bunun dışında yaklaşık 22 bin 39 derslik de yapım programımıza alınmış durumda. Bunların büyük çoğunluğu da 2024-2025 eğitim öğretim yılı itibarıyla eğitim öğretime başlayacak. Deprem bölgesinde 45 bin dersliğin de bakım ve onarımı yapılmış durumdadır."
Bakan Tekin, deprem bölgesinde şu an itibarıyla 6 Şubat'tan önceki sayıya ulaşmadıklarını belirterek, "Yatırım programına alınan derslikler bittiğinde deprem bölgesindeki 11 ilin tamamında yaklaşık 6 Şubat'tan önceki rakamların yüzde 10 üstünde bir derslik portföyümüz oluşmuş olacak." şeklinde konuştu.
"359 bin kaynaştırma öğrencisi eğitim alıyor"
Yusuf Tekin, MEB'e bağlı okul ve kurumlarda tam zamanlı kaynaştırma bütünleştirme yoluyla eğitim gören toplam 359 bin 710 öğrenci bulunduğunu söyledi. Özel Eğitim ve Rehberlik Hizmetleri Genel Müdürlüğüne bağlı okul ya da kurum sayısının 2 bin 518 olduğunu aktaran Tekin, Özel Eğitim ve Rehberlik Hizmetleri Genel Müdürlüğüne bağlı okullarda 62 bin 815 özel eğitim öğrencisinin eğitim aldığını aktardı.
Bilim Sanat Merkezleri (BİLSEM) bünyesinde yaklaşık 104 bin öğrenci bulunduğunu dile getiren Tekin, bu kapsamda araştırma ve geliştirme eğitim ve uygulama okullarında 217, özel eğitim sınıflarında eğitim gören toplam 86 bin 509, evde eğitim hizmetinden yararlanan 10 bin 980, hastanede eğitim hizmetinden faydalanan 3 bin 610, destek eğitim odasında eğitim gören 57 bin 357 öğrenci olduğunu anlattı.
Bakan Tekin, Türkiye genelinde toplam 628 bin 265 öğrencinin özel eğitim hizmetinden yararlandığını ifade etti. Özel eğitim hizmeti kapsamında kurumlarda çalışan personel sayısının 29 bin 430 olduğunu aktaran Tekin, MEB bünyesinde 3 bin 251 özel eğitim ve rehabilitasyon merkezinin bulunduğunu ve toplam 549 bin 355 bireyin bu merkezlerden destek eğitimi aldığını söyledi.
Köy okulları ve taşımalı eğitim
Tekin, Milli Eğitim Bakanlığınca kapatılan herhangi bir köy okulu bulunmadığını belirterek, şu değerlendirmelerde bulundu: "Biz köy okulunda 5 öğrenci kayıtlı ise yani bir ilkokulda 5 öğrenci kayıtlıysa o köy okulunu kayıtsız ve şartsız olarak açıyoruz. Ama 5'in altına düştüyse yani bir öğrenci için okulu açmanın mali boyutuyla ilgili kastetmiyorum değerli arkadaşlar, pedagojik olarak bir öğretmen, bir öğrenci, bir aile, buranın sağlıklı bir eğitim öğretim ortamı olacağını kabul ediyorsanız eğer bu konuda söyleyecek bir sözüm yok. Bakın bizler taşımalı eğitimi bir zorunluluk olarak görüyoruz. Çocukların pedagojik anlamda sağlıklı eğitim alabilmesi için köy okullarında öğrenci sayısı 5'in altına düşerse otomatik olarak taşımak istiyoruz. Bunun tersini yapsaydık, bir öğretmen, bir öğrenciye bu eğitimi veriyor olsaydık, burada eleştiri konusu olmayı beklerdim açıkçası. Bir öğrenciyle pedagojik anlamda eğitim öğretim sürecinin sağlıklı yürüyebileceğini kimse iddia etmemeli."
Bakan Tekin, Milli Eğitim Bakanlığının politikalarını Türk devlet geleneği, Türkiye'deki demokrasi ve hukuk devleti geleneği açısından asimilasyonla itham eden eleştirilere külliyen karşı çıktığını vurguladı. Müsteşarlık görevi döneminde yaşayan diller ve lehçelerle ilgili olarak faaliyet sürecini başlattıklarını anımsatan Tekin, "Hem okullarımızda seçimlik ders hem de ana dilini öğrenmek isteyen çocuklar için özel öğretim kursu kapsamında özelde kurs açılmasına imkan tanıdık. İsteyenler de ayrıca özel kurslar açabilirler." diye konuştu.
"EBA üzerinden binlerce materyal sisteme yüklendi"
Fatih Projesi hakkındaki eleştirilere de yanıt veren Tekin, projenin farklı bileşenlerden oluştuğuna dikkati çekerek, şunları kaydetti: "Bileşenlerden bir tanesi tablet, bir tanesi etkileşimli tahta, bir tanesi okullarda internet erişim ağı. Bir tanesi erişim hizmeti, bir tanesi de eğitim içeriği. Bu bileşenlerden 4 tanesiyle ilgili şu an geldiğimiz nokta tatmin edici düzeydedir ve neredeyse tamamlanmış durumdadır. Bunların içerisinden sadece tablet dağıtımıyla ilgili süreç pedagojik olarak çok fazla eleştirildiği için onu o tarihlerde durdurmuştuk. Şu anda da gündemimizde tablet dağıtımıyla ilgili yani bütün öğrencilere tablet dağıtımıyla ilgili boyutu yok. Ama onun dışındaki boyutlarıyla ilgili olarak an itibarıyla 40 bin okulumuzun geniş bant internet erişimi sağlanmıştır. Şu anda 6 bin okula daha fiber internet hattı çekilmesi ve 4 bin 400 okulumuza daha GSM şebekesiyle internet erişimi verilmesi projelendirilmiştir. Çalışmalar devam ediyor. Okul içi ağ, ağ altyapıları kurulumunda bugüne kadar 36 bin okulumuza okul içi ağ altyapısı kurulmuştur, 4 bin 750 okulumuzda da devam etmektedir. Şu ana kadar 585 bin derslikte etkileşimli tahta kurulmuştur. Yıl sonu itibarıyla bu rakam 620 bin sınıfa ulaşmış olacaktır. Aynı şekilde Eğitim Bilişim Ağı (EBA) üzerinden binlerce materyal de sisteme yüklenmiştir."
Komisyonda, Milli Eğitim Bakanlığının 2024 yılı bütçesinin yanı sıra Yükseköğretim Kurulu (YÖK), Ölçme, Seçme ve Yerleştirme Merkezi Başkanlığı (ÖSYM), Yükseköğretim Kalite Kurulu ve üniversitelerin özel bütçe, bütçe ve kesin hesapları ile Sayıştay raporları kabul edildi.