3. Türkiye-Afrika Ortaklık Zirvesi kapsamında düzenlenen eğitim bakanları oturumunun kapanışında yaptığı konuşmada Türkiye'de eğitimin son 20 yılına ilişkin kitapçık dağıtıldığını ifade eden Millî Eğitim Bakanı Mahmut Özer, Türkiye'nin kurulduğu günden itibaren eğitime özellikle eğitimde fırsat eşitliğini artırmak ve tüm vatandaşların nitelikli eğitimden faydalanması için çok önemli yatırımlar yaptığını belirtti. Özer, ancak OECD ülkesinin ve gelişmiş ülkelerin 1950'li yıllarda İkinci Dünya Savaşı sonrası yaşamış olduğu kitleselleşme evresini Türkiye'nin gecikmeli olarak yaşadığını dile getirdi.
Özellikle orta öğretim ve yükseköğretimdeki okullaşma oranlarının en fazla arttığı dönemin son 20 yıl olduğunu vurgulayan Özer, istatistiklere bakıldığında okul öncesinden ortaöğretime, ortaöğretimden yükseköğretime kadar tüm alanlarda Türkiye'nin eğitim alanında en büyük kitleselleşmeyi ve en fazla kapsayıcılığı yaşadığı dönemin son 20 yıla denk geldiğini ifade etti.
Millî Eğitim Bakanı Mahmut Özer, UNESCO'nun 41. Genel Konferansı çerçevesinde 17 Kasım 2021'de belirlenen seçimlerde Türkiye'nin 2017-2021 döneminde başarıyla yürüttüğü UNESCO Yürütme Kurulu Üyeliğine 2021-2025 döneminde bir kez daha seçildiğini hatırlatarak bu süreçteki destekleri için Afrika'ya teşekkür etti.
"Ülkeler arasındaki iş birliklerini sistematik bir yapıya kavuşturmak adına ahdi zemine yönelik çalışmalarımızı somut bir sonuçla nihayetlendirme arzusuyla bu toplantının hemen ardından tekrar ele almamız gerektiği temennimdir." diyen Özer, bu iş birlikleri yasal bir iş birliğine dönüştürüldükten sonra burada değinilen tüm alanlarda rahat bir şekilde mesafe alınılacağına inandığını söyledi.
Özer, "Sayın Cumhurbaşkanımızın sıklıkla tüm dünyada konuşmalarında, liderlere konuşmalarında, Birleşmiş Milletlerdeki konuşmalarında değindiği bir nokta var. 'Dünya 5'ten büyüktür.' diyor Sayın Cumhurbaşkanımız. Bunun güzel bir örneğini burada sizlerle birlikte 3. Türkiye-Afrika Zirvesi vesilesiyle gösterdiğimize inanıyorum. Dünya eğitimde de 5'ten büyüktür." diye konuştu.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın bu konuda büyük bir liderliği olduğunu aktaran Özer, "Türkiye Cumhuriyeti Devleti hükümetlerinde her zaman Millî Eğitim Bakanlığının bütçesi diğer bakanlıklara göre en yüksek bütçe oldu." dedi. Özer, Bakanlığın bütçesinin toplam bütçenin yüzde 15,7'sine tekabül ettiğinin altını çizdi.
Eğitim sisteminde 1,2 milyon öğretmenin bulunduğunu aktaran Özer, eğitimde fırsat eşitliğini sürekli artıracak, eğitimin kalitesini sürekli iyileştirecek bir kültürü eğitim sisteminin içerisine yerleştirmek için büyük çaba sarf ettiklerini söyledi.
Burada dört konuya ağırlık vereceklerine değinen Özer, birinci konunun eğitimdeki eşitsizliklerin başladığı nokta olan okul öncesi eğitimin yaygınlaştırılması olduğunu belirtti.
Özer, 2022 yılı sonu itibarıyla şu anda Türkiye'de 3 yaş grubunda yüzde 14 olan okullaşma oranındaki arzı yüzde 50'ye, 4 yaş grubunda yüzde 35 olan okullaşma oranındaki arzı yüzde 70'lerin üzerine, 5 yaş grubunda yüzde 78 olan okullaşma oranındaki arzı ise yüzde 100'e çıkarmayı hedeflediklerini dile getirdi.
2022'de öğretmenlerin psikososyal, kişisel gelişim ve liderlik eğitimleriyle desteklenmesi hedefleniyor
MillÎ Eğitim Bakanı Bakan Mahmut Özer, ikinci konunun okullardaki imkân farklılıklarını azaltmak, üçüncü konunun ise öğretmenlerin mesleki gelişimini desteklemek olduğunu söyledi.
Bir eğitim sisteminin öğretmenlerin kalitesi kadar kaliteli olduğunu vurgulayan Özer, "Bu kadar devasa ölçekte 1,2 milyon öğretmenin olduğu sistemde Bakanlık olarak öğretmenlerimizi sadece öğretmenlik mesleki gelişimi bağlamında değil; aynı zamanda psikososyal, kişisel gelişim ve liderlik eğitimi destekleriyle çok boyutlu olarak desteklemeyi hedefliyoruz 2022 yılı içerisinde. Bu üç hedef, eğitimde yaşamış olduğumuz kitleselleşme, kapsayıcılık ve nitelik artırmayla ilgili inşallah son hamlemiz olacak. Böylece, Türkiye Cumhuriyeti Devleti'nin neresinde olursa olsun, sosyoekonomik arka plandan bağımsız, çok rahat bir şekilde herkes nitelikli eğitime erişebilir hâle gelecek." değerlendirmesini yaptı.
Mesleki eğitim konusuna da değinen Özer, Türkiye'nin en önemli uluslararası açılım yapacağı alanlardan birini mesleki eğitimin oluşturduğunu belirtti.
Özer, mesleki eğitimin tüm dünyada ülkelerde eğitim sisteminin en dezavantajlı eğitimlerinden birine karşılık geldiğini aktararak şöyle devam etti:
"Dünyadaki eğitim sistemlerine baktığımız zaman da genelde sosyoekonomik seviyesi dezavantajlı olan ailelerin çocuklarının gittiği bir eğitim türüne giderek dönüşme eğilimine sahip ama Türkiye'de özellikle son 3-4 yıl içerisindeki hamlelerle bu uluslararası patern değişmeye başladı. Akademik olarak başarılı öğrencilerin gittiği, iş gücü piyasasının ihtiyaç duyduğu insan kaynağının yetiştirilmesinde çok önemli mesafelerin alındığı, üretim kapasitesiyle uygulamalı eğitim fırsatlarının çok güçlü şekilde verilebildiği, mesleki eğitimle ilgili tüm atölye ve laboratuvarların da kendi ihtiyaçlarını kendisinin giderebildiği, hatta ekonomiye de eğitim aşamasında katkı sağlayabilecek bir noktaya gelmiş olmasından mutluluk duyuyoruz."
Türkiye'deki iki mesleki teknik Anadolu lisesinin hızlı antijen kiti ürettiğini ve Sağlık Bakanlığından onay alındıktan sonra okullarda bunların kullanılabileceğini anlatan Özer, Kovid-19 ortamında eğitimin sürdürülebilirliğini sağlamak için Afrika ülkelerindeki bakanlıklarla da bu kitleri paylaşma imkânları olmasını ümit ettiğini dile getirdi.