3. Türkiye-Afrika Ortaklık Zirvesi, ikinci gününde düzenlenen eş zamanlı oturumlarla devam ediyor.
"Birlikte Kalkınma ve Refah için Güçlendirilmiş Ortaklık" temasıyla İstanbul Kongre Merkezi'nde düzenlenen ve eğitim anlaşmalarının imzalanacağı zirvede Millî Eğitim Bakanı Mahmut Özer ve Afrika ülkelerindeki mevkidaşlarının katılımıyla eğitim bakanları oturumu gerçekleştirdi.
3. Türkiye-Afrika Ortaklık Zirvesi'nde konuşan Millî Eğitim Bakanı Mahmut Özer, Afrika ülkeleri ile eğitime yönelik iş birliklerinin ortak bir gelecek tasarımı için ülkelere verimli ve sağlam bir zemin hazırlayacağını öngördüklerini belirterek "Bu iş birliklerimizin yasal bir düzlemde ilerlemesi ve süreklilik arz etmesi için ülkelerimiz arasında ahdi bir zeminin oluşturulmasına her zaman öncelik vermekteyiz. Afrika Açılım Politikamızın yansıması olarak 40 Afrika ülkesi ile ülkemiz arasında hâlihazırda toplam 82 anlaşma imzalanmış olup 22 ülkeyle de müzakerelere devam edilmektedir." dedi.
Özer, 3. Türkiye-Afrika Ortaklık Zirvesi kapsamında düzenlenen eğitim bakanları oturumundaki konuşmasında burada yapacakları çalışmaların, dostane ilişkilerine güç katacağına ve gelecek iş birlikleri için verimli bir zemin oluşturacağına inandığını dile getirdi.
Millet olarak Afrika ile dostluk ve kardeşlik bağlarının yüzlerce yıllık bir tarihe dayandığına işaret eden Özer, ülke olarak arzularının engin tarihi tecrübelerini, toplumsal, siyasal ve kültürel birikimlerini, sahip oldukları imkân ve kaynaklar çerçevesinde Afrika ülkeleriyle karşılıklı fayda temelinde paylaşmaya devam etmek olduğunu ifade etti.
Bakan Özer, "Afrika Yılı" olarak ilan edilen 2005'ten itibaren Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın öncülüğünde büyük bir derinlik ve ivme kazanan Afrika Açılım Politikası'nın ilişkileri 21'inci yüzyılın gerçekleriyle uyumlu yeni bir döneme taşıdığını belirtti.
Özer; bu kapsamda kalkınma ortaklığından siyasi diyalog mekanizmalarına, eğitim ve kültür faaliyetlerinden ekonomik iş birliğine, ticaret hacminden yatırımlara ve ulaştırma altyapılarına kadar birçok alanda birlikte büyük ilerlemeler kaydettiklerine inandığını dile getirdi.
Ülkelerde sosyoekonomik kalkınmanın sağlanması, refah ve huzur ortamına süreklilik kazandırılması bakımından eğitimin sahip oldukları en önemli enstrümanların başında geldiğinin altını çizen Özer, "Hedefimiz, gençlerimizi 21. yüzyıl becerileriyle donatarak hayatın her alanında başarılı, erdemli, ahlaklı ve iyi bireyler olarak yetiştirmektir. Hedefimiz, ülkelerimizi kalkındırmak ve genç nesillere yaşanabilir daha adil bir dünya bırakabilmektir. Bu düşünce doğrultusunda Afrika ülkeleriyle birlikte meydana getirilen iş birliklerinde eğitime her zaman öncelik verilmesine özen gösterdik. Eğitime yönelik iş birliklerimizin ortak bir gelecek tasarımı için ülkelerimize verimli ve sağlam bir zemin hazırlayacağını öngörüyoruz. Bu iş birliklerimizin yasal bir düzlemde ilerlemesi ve süreklilik arz etmesi için ülkelerimiz arasında ahdi bir zeminin oluşturulmasına her zaman öncelik vermekteyiz. Afrika Açılım Politikamızın yansıması olarak 40 Afrika ülkesi ile ülkemiz arasında hâlihazırda toplam 82 anlaşma imzalanmış olup 22 ülkeyle de müzakerelere devam edilmektedir." diye konuştu.
Afrika Açılım Politikası'nın eğitim alanına yansımaları
Millî Eğitim Bakanı Mahmut Özer, Afrika Açılım Politikası'nın eğitim alanına yansımalarından birinin Bakanlıklarının yurt dışı teşkilatının kıta genelinde yaygınlaştırılmasına yönelik çalışmalar olduğunu belirterek şunları kaydetti:
"Mevcut durumda 14 Afrika ülkesinde eğitim alanına yönelik yurt dışı temsilciliğimiz bulunmaktadır. Bunlardan şu an 3'ü aktif hâldedir. Diğerlerini de kısa bir süre içerisinde aktif hâle getirmeye çalışıyoruz. Bu temsilciliklerimizin sayısının artmasını önemsiyoruz. Bu sayının artırılması için gerekli çalışmaları da aktif bir şekilde sürdürmekteyiz. Bakanlığımızın uluslararası alanda önemli çalışmalarından biri de ülkemizde faaliyet gösteren ve kendine özgü eğitim müfredatıyla dünyaya model olan uluslararası Anadolu İmam Hatip Liseleridir. Bu liselerimizde dünyanın pek çok ülkesinden öğrenciler fen ve sosyal bilimler ile temel İslam bilimleri sentezinde eğitim almaktadır. Bu liselerimiz, Müslüman ülkeler ile Müslüman toplumların din eğitimi, din hizmetleri ve diğer meslek alanlarında ihtiyaç duyulan nitelikli insan kaynağının yetişmesine katkı sağlamaktadır. 2010'dan bugüne kadar 401 Afrikalı öğrencimizi bu liselerimizden mezun etmenin mutluluğunu taşıyoruz. 2021-2022 eğitim öğretim yılında ise 42 Afrika ülkesinden toplam 501 öğrencimiz hâlihazırda bu liselerimizde eğitim almaktadır. Bu sayı, yaklaşık olarak toplam liselerdeki uluslararası öğrenci sayımızın 3'te 1'ine tekabül etmektedir. Afrika ülkelerindeki gençlerimizin bu liselerimize olan yüksek rağbeti bizi Millî Eğitim Bakanlığı olarak ayrıca memnun etmektedir."
Özer, ülkeler arasındaki bir diğer önemli iş birliği alanının da yükseköğretim olduğuna işaret ederek "Ülkemiz, bu alanda Afrikalı öğrencilerimiz için adeta bir cazibe merkezi durumundadır. Ülkemiz yükseköğretim kurumlarında öğrenim gören her 100 yabancı uyruklu öğrenciden yaklaşık 16'sı Afrika ülkelerinden gelmektedir. Yükseköğretim alanında araştırma, dil eğitimi, lisans, yüksek lisans ve doktora programlarında olmak üzere 51 Afrika ülkesinden 4 binden fazla öğrenci, ayrıca Türkiye burslarından da yararlanmaktadır. Afrikalı öğrencilerimizin ülkemize olan bu rağbeti bizleri son derece memnun etmektedir. Ayrıca Bakanlığımızın kendi öğrencilerine sunmuş olduğu Yurt Dışı Lisansüstü Burs Programı kapsamında lisansüstü eğitim almak üzere Afrika ülkelerinde de kendi öğrencilerimiz bulunmaktadır." bilgisini verdi.
Farklı ülkelerin okullarıyla etkileşimde bulunmak, eğitim sistemlerini tanımak, öğrenciler arasında iletişim kanalı oluşturmak, sosyal ve kültürel alanda faaliyetlerde bulunmak amaçlarıyla Millî Eğitim Bakanlığının "Uluslararası Kardeş Okul Uygulaması" adı altında bir proje yürüttüğünü hatırlatan Özer, bu uygulama kapsamında 12 Afrika ülkesinden 18 okul ile Türk okulları arasında kardeş okul ilişkisi kurulduğunu ve başarılı bir şekilde yürütüldüğünü kaydetti.
Özer, gelecek dönem için Afrika ülkelerine yönelik hedeflerden birinin de Kardeş Okul Uygulaması'nı okullar arasında yaygınlaştırmak olduğunu ifade etti.
FETÖ ile mücadelede iş birliği ve Türkiye Maarif Vakfı
Özer, 15 Temmuz darbe girişimini hatırlatarak FETÖ'ye karşı iş birliği yapmanın hem çocukların hem de ülkelerin geleceği açısından büyük önem arz ettiğini söyledi.
Afrika ülkelerinin bu süreçte Türkiye'ye verdiği desteğe değinen Özer, "Bu süreç dâhilinde birçok Afrika ülkesinde FETÖ iltisaklı okullar ya kapatılmış ya da Türkiye Maarif Vakfına devredilmiştir. Afrika-Türkiye ilişkilerini eğitim boyutuyla derinleştiren Türkiye Maarif Vakfımız, 25 Afrika ülkesinde anaokulundan liseye kadar toplam 186 eğitim kurumunda 20 bin öğrenciye eğitim hizmeti vermektedir. Ayrıca Afrika'da bulunan Türkiye Maarif Vakfı okullarında 3 bin 183 Afrikalı kardeşimiz görev yapmaktadır. Bu okullarımızda istihdam edilmelerinden ve bu projeyi sahiplenerek canla başla çalışmalarından büyük memnuniyet duyduğumuzu ifade etmek isterim." diye konuştu.
Millî Eğitim Bakanı Özer, 21. yüzyıl dünyasında bilgi ve iletişim teknolojilerinde hızla değişimler yaşandığını dile getirerek bir yandan da iklim değişikliği, doğal afet, savaş ve göç gibi dünyayı derinden sarsan gelişmelere tanıklık ettiklerini anlattı.
İki seneye yakın bir süredir dünyanın küresel bir salgınla mücadele ettiğini anımsatan Özer, bu salgının yaşamın tüm alanlarını derinden sarstığına dikkati çekti.
Özer, salgının en fazla etkilediği alanlardan birinin de eğitim olduğuna vurgu yaparak şöyle devam etti:
"Salgınla mücadele kapsamında dünya genelinde eş zamanlı olarak okullar yüz yüze eğitime kapatıldı. Her ülke kendi imkânları doğrultusunda eğitim sürecini yürütmeye çalışsa da eğitim alanında hâlihazırda var olan eşitsizliklerin daha da derinleşmesine yol açtı. Eğitimde var olan eşitsizliklerin derinleşmesi bugün tüm dünyada eğitim sistemlerinin karşı karşıya olduğu en büyük tehlikelerden birini oluşturmaktadır. Biliyoruz ki Afrika ülkeleri de bu süreçten oldukça etkilendiler. Pandemi sürecinin öğrenciler arasında oluşturduğu bu uçurumu kapatmak, bu sürecin yarattığı öğrenme kayıplarını ve psikososyal kayıpları telafi etmek eğitim politikalarımızın en büyük hedefi olmuştur. Yaşadığımız bu salgın sürecinde gereken dersleri çıkarmalıyız. Eğitim sistemlerimizi daha da hazırlıklı kılmak için ülkeler arası güçlü iş birliklerine her zamankinden çok daha fazla ihtiyaç vardır."
Kovid-19 sürecinde mesleki eğitim
Özer, Türkiye ve Afrika ülkelerinin genç ve dinamik bir nüfusa sahip olması bakımından pek çok dünya ülkesine göre büyük bir avantaja sahip olduğunu ifade etti.
Ülkelerin sahip olduğu en değerli kaynağın beşerî sermaye olduğunu aktaran Özer, bu sermayenin niteliğini yükseltmede ve bireylere mesleki beceriler kazandırmada mesleki eğitimin önemli olduğunu söyledi.
Özer, iş gücü piyasalarında yaşanan dönüşüme cevap vermek ve eğitim sürecinin niteliğini artırmak için son yıllarda Türkiye'de mesleki ve teknik eğitimde başarılı adımlar attıklarına dikkati çekerek şu değerlendirmelerde bulundu:
"Bir yandan eğitim, üretim, istihdam çevrimini güçlendirirken diğer taraftan da ilgili sektörlerimizle iş birliklerinin kapsamını genişlettik. Hızla değişen dünya mesleklerine göre müfredatı sektör temsilcileriyle birlikte güncelliyor ve işverenlerle birlikte iş gücü piyasasının ihtiyacı olan donanımda insan kaynağı üretimini sağlayarak genç işsizliğinin azaltılmasına da katkı sunuyoruz. Ayrıca meslek liselerimiz Kovid-19 salgınının başlangıcından itibaren toplumun ihtiyaç duyduğu maskeden dezenfektana, yüz koruyucu siperlikten tek kullanımlık önlüğe, solunum cihazına ve maske makinesine kadar çok sayıda ürünü üreterek salgının ilk şokunun atlatılmasında ve salgınla mücadelede aktif rol aldılar. Üretim kapasitesi ve eğitim süreçlerindeki iyileştirmelerle birlikte mesleki eğitimde Ar-Ge dönemine geçiş yaptık. Bu süreçte fikrî mülkiyet ve sınai haklarla ilgili geniş çaplı eğitimler gerçekleştirdik. Tüm bu iyileştirmelerin bir sonucu olarak mesleki eğitimde geliştirilen ve tescili alınan patent, faydalı model marka ve tasarım ürünleri her geçen gün artmakta ve gittikçe ticarileşme potansiyeli de iş gücü piyasası için potansiyel bir katkı verme enstrümanı olarak işlev görmektedir. Dolayısıyla yalnız mevcut ürünleri değil yenilikçi teknolojiler de mesleki ortaöğretim kurumlarında üretilmeye başlanmış, mesleki ortaöğretim kurumları ilk kez geliştirmiş oldukları ürünleri dünya ülkelerine ihracat etmeye başlamıştır."
Mesleki eğitimde yaşanan bu dönüşümü daha ileri götürmek ve mesleki eğitimi her koşulda sürdürülebilir kalkınma için aktif bir enstrüman olarak kullanmak için uluslararası iş birliklerini önemsediklerini belirten Özer, Türkiye olarak her türlü bilgi ve deneyimi dost Afrika ülkeleri ile paylaşmaya hazır olduklarını ifade etti.
Toplantıda, Cibuti Millî Eğitim ve Mesleki Eğitim Bakanı Moustapha Mohamed Mahamoud, Fildişi Sahili Millî Eğitim ve Okuma-Yazma Bakanı Mariatou Kone, Gabon Yurttaşlık Eğitiminden Sorumlu, Yüksek Öğrenim, Bilimsel Araştırma, Teknoloji Transferi ve Millî Eğitim Bakanı Patrick Mouguiama Daouda, Gambiya Temel ve Ortaöğretim Bakanı Claudiana Cole, Gine Bissau Millî Eğitim ve Yüksek Öğretim Bakanı Cirilo Mama Saliu Djalo, Kongo İlk ve Orta Öğretim ile Okuryazarlık Bakanı Jean Luc Mouthou, Kongo Demokratik Cumhuriyeti İlk, Orta ve Teknik Öğretim Bakanı Tony Mwaba Kazad, Libya Millî Birlik Hükümeti (MBH) Eğitim Bakanı Musa El-Magrif, Moritanya Millî Eğitim ve Eğitim Sisteminde Reform Bakanı Mohamed Melainine Eyih, Nijer Millî Eğitim Bakanı Dr. Rabiou Ousmane, Sierra Leone Teknik ve Yüksek Öğrenim Bakanı Prof. Alpha T. Wurie, Sierra Leone İlk ve Orta Okul Eğitimi Bakanı Dr. David Moinina Sengeh, Somali Eğitim, Kültür ve Yüksek Öğretim Bakanı Abdullahi Abukar Haji ve Zimbabve İlk ve Orta Öğretim Bakanı Dr. Evelyn Ndlovu da konuşma yaptı.