Beşiktaş Anadolu Lisesi gibi önemli bir okula çok önemli bir tarihçi, kültür insanı Murat Bardakçı'nın ismini vermekten büyük mutluluk duyduğunu ifade eden Millî Eğitim Bakanı Mahmut Özer, son yirmi yılda Türkiye'de eğitimde kitleselleşme evresinin yaşandığı, okul öncesinden yükseköğretime eğitimin tüm kademelerinde okullaşma oranlarının yüzde 90'ın üzerine çıktığı tek dönem olduğunu söyledi.
Eğitimin önündeki antidemokratik uygulamaların kaldırıldığı, başörtüsü yasaklarından katsayı uygulamalarına kadar toplumsal talepleri dikkate alan birçok düzenlemenin yine son yirmi yılda yapıldığını belirterek toplumun tüm kesimlerine hitap edecek şekilde bölge ayrımı yapmadan tüm illere hizmet götürülerek çocukların eğitime erişimlerinin sağlandığını dile getirdi.
Özer konuşmasına şöyle devam etti: "En son OECD genel sekreteri ile Paris'teki UNESCO'nun Bakanlar Zirvesi'nde yaklaşık bir saat görüştük. OECD Genel Sekreterinden Türkiye'nin eğitimdeki başarı hikâyesini dinlemekten, karşılıklı müzakere etmekten büyük bir mutluluk duydum. Sonrasında çok güzel bir sosyal medya paylaşımı yaptı, dedi ki 'Türkiye'nin bu başarıları diğer ülkelere ilham olmalıdır.' "
Özellikle son LGS yerleştirmesinden sonra eğitime yönelik eleştiri yapan belli kesimlerin eğitimle ilgili zerre kadar bilgisi olmadığını ifade eden Özer, bu ülkede her kesim veriye dayanmadan çok rahat bir şekilde eğitimle ilgili yorum yapabildiğini söyledi.
Her şeye rağmen son yirmi yılda bir başarı hikâyesinin yazıldığına işaret eden Özer, "Yeni bir dil inşa ediliyor. Bu topraklara ait, bu kültüre ait, bu medeniyete ait yeni bir dil inşası yapılıyor. Elbette bu dille yaşayıp büyümemiş olan insanların bu dil inşasını yapanları anlayabilmesi, empati yapabilmesi mümkün değil. Ama biz yolumuza devam edeceğiz, biz ülkemizin güzel insanlarına, güzel hizmetler vermekten de hiç yorulmadan, ara vermeden çalışmanın mutluluğunu tadacağız." diyerek eğitime destekleri ve liderlikleri için tüm eğitim camiası adıma Cumhurbaşkanı Erdoğan'a teşekkür etti.
Gelinen noktada artık Bakanlık olarak amaçlarının tüm okullarda kaliteyi sürekli iyileştirmek ve eğitimde fırsat eşitliğini güçlendirmek olduğunu vurgulayan Özer şunları söyledi: "Bu dönemde üç öncelik alanı belirledik: Okul öncesi eğitimde okullaşma oranlarını arttırmak, mesleki eğitimi güçlendirmek ve en önemlisi, öğretmenlerimizin kişisel gelişimlerini her daim güçlendirmek. Böylece Türkiye'nin her noktasındaki okullarımızın imkân farklılıklarını minimize etmek. Yani eğitimde fırsat eşitliğini güçlendirmek. Sosyoekonomik arka planına bakmaksızın tüm öğrencilerimizin en iyi eğitim alabilecekleri okullarla bütünleşebilmelerini sağlayabilmek."
Bunun için temel eğitimde 10.000 Okul projesi başlattıklarını hatırlatan Özer, "Şimdi de yeni bir adım daha atıyoruz. 2022-2023 eğitim öğretim yılına girerken tüm okullara ihtiyacına göre bütçe göndermeye başladık. Yıllardan beri dile getirilen 'Okulun ihtiyacına göre fazla ihtiyacı varsa fazla bütçe, az ihtiyacı varsa az bütçe gönderilmeli.' Cümlesi hep telaffuz ediliyordu, Allah bize nasip etti. Anaokullarından liseye tüm okullarımıza artık temizlik malzemesinden kırtasiye malzemesine, küçük onarımından donatımına kadar ihtiyaç duyduğu tüm miktarı gönderiyoruz, onun için de il toplantılarında özellikle tüm yönetici arkadaşlarımıza istirham ettik. Okula kayıtlarda bağış konusunu artık bırakalım, bu konu tarihe geçsin. Allah'a şükür tüm okul yöneticilerimiz, tüm illerde başarılı bir şekilde süreçleri yönetiyorlar." diye konuştu.
Gençlerin sadece akademik, bilişsel olarak güçlü olmaları için değil, aynı zamanda kültür sanatla diyaloglarını artırmak amacıyla da 26 Ekim 2021 tarihinde, Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın eşi Emine Erdoğan'ın himayesinde Kütüphanesiz Okul Kalmasın kampanyası başlattıklarını anımsatan Özer, şunları söyledi: "Eğitim sistemimizde 57 bin 108 okulumuz var, iki ay gibi kısa sürede 16 bin 361 bir kütüphane kurduk. Yani günlük 272 kütüphane kurduk. Sadece kütüphaneyi kurmakla kalmadık. 2021'in sonu itibarıyla bu ülkede eğitim sisteminde kütüphanesi olmayan okul kalmadı. Köy, şehir, ilçe ve il farkı olmaksızın tüm okullarımızda kütüphane var. Bununla yetinmedik, kitap sayısını arttırmak için ciddi bir yatırıma gittik. 26 Ekim 2021 tarihinde tüm okullarımızdaki kitap sayısı, 28 milyondu. Öğrenci başına düşen kitap sayısı 1,3'tü. Şu anda 70 milyon kitap var ve bu sayıyı yıl sonu itibarıyla 100 milyona çıkaracağız. İstiyoruz ki eğitim seviyesindeki öğrenciler kendi seviyelerine göre bu ülkede üretilen tüm metinlere kolay bir şekilde erişebilsinler, yüzleşebilsinler, okuyabilsinler. Bu süreç de, Allah'a şükür, başarılı bir şekilde devam ediyor."
On bir ay gibi kısa sürede atılan tüm adımların somut çıktılarını görmekten büyük mutluluk duyduklarını dile getiren Bakan Özer, Bakanlık olarak reform yapmak yerine süreçleri sürekli iyileştirerek daha iyi noktaya taşınmak için çaba sarf ettiklerini kaydetti.
Kütüphaneleri yaptıktan sonra gençlere, millete yön veren bilim insanlarının, yaşayan bilim insanlarının, kültür insanlarının, sanatçıların isimlerini bu kütüphanelere vermek istediklerini kaydeden Özer, "Ama onlardan tek bir şey isteyelim: Ayda bir kere bu okula gelmeleri, öğretmenlerle konuşmaları, öğrencilerle muhabbet etmeleri... İşte bu bahçede, avluda, koridorlarda Murat Bardakçı'nın geçtiği, öğrencinin 'Merhaba Murat Bey...' deyip derdini anlattığı, Murat Bey'in onları yönlendirdiği bir Beşiktaş Anadolu Lisesi... Okul kütüphanelerine isim verme konusunda ilk adımı Doğan Hızlan'la attık, sonra Alev Alatlı Hanım, sonra İhsan Fazlıoğlu Hoca'mız, sonra İlber Ortaylı Hoca'mız bugün de beşincisi olarak Murat Bey'in ismini veriyoruz. İnşallah, bu proje sadece İstanbul'la sınırlı kalmaz. Tüm illerimizdeki o illerin yetiştirmiş olduğu güzel insanların isimlerini kütüphanelere verip onlar da tüm deneyimlerini buradaki gençlerimizle, öğretmenlerimizle paylaşarak çok daha güzel bir Türkiye'nin, çok daha müreffeh, güçlü bir Türkiye'nin inşasında el birliği yapmış olurlar." değerlendirmesinde bulundu.