BAKAN ÖZER, ERHAN AFYONCU KÜTÜPHANESİNİN AÇILIŞINI YAPTI

05 Ağustos 2022 12:54

İstanbul Atatürk Fen Lisesi Erhan Afyoncu Kütüphanesinin açılış törenindeki konuşmasında son yirmi yılda eğitimin dönüşümüne değinen Millî Eğitim Bakanı Mahmut Özer, bu dönemde Türkiye'nin beşeri sermayesinin niteliğini artırmak için çok ciddi yatırımlar yapıldığını kaydetti. 
 
Eğitimin önünde engel oluşturan antidemokratik uygulamaların kaldırıldığını ve 70 yıl gecikmeyle eğitimde kitleselleşme evresine ulaşıldığını anlatan Özer, şunları kaydetti: 
 
"Geçen gün ben bir konuşmamda dedim ki 'Ne çektiyse bu ülke yanlış eğitim politikalarından çekti.' ama benim kastım, bu yirmi yılın dışındaki önceki eğitim politikalarıydı. Orada cımbızlamışlar. Sanki son yirmi yılı ben eleştiriyormuşum gibi, daha önceki Millî Eğitim Bakanlarımızın yapmış olduğu işte reform girişimlerini eleştiriyormuşum gibi bir bağlama oturtturmuşlar. Allah'a şükür, bulabildikleri bunlar... Yani sadece bağlam değiştirebilirler ama gerçekleri hiçbir zaman örtemezler."
 
Bir eğitimci, yıllardır farklı kademelerde yöneticilik yapan biri olarak eğitimdeki dönüşümün mimarı olan Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'a şükranlarını sunduğunu belirten Özer, OECD'nin yaptığı PISA ve TIMSS gibi uluslararası sınavlarda eğitim verilerine ilişkin gerçeklerle karşılaşıldığını belirtti.
 
Son 20 yılda Türkiye'nin uluslararası öğrenci başarı araştırmalarında puanını sürekli yükselttiğini ifade eden Bakan Özer, sözlerini şöyle sürdürdü: 
 
"PISA, biliyorsunuz 15 yaşta Türkçe, matematik ve fen okuryazarlığını ölçüyor. Niye ölçüyor 15 yaşında? Çünkü OECD ülkelerinde zorunlu eğitim yaşı 15'tir. 15'ten sonra eğitime veya iş gücü piyasasına geçtiği zaman neslin hangi becerilere sahip olduğunu ölçmek istiyor. Üç kritik şey var: ana dil, matematik ve fen bilgisi okuryazarlığı... Türkiye sürekli puanını yükseltmiş. Geçmişte haftalarca konuşulan PISA sonuçlarının tartışıldığı dönemler artık geride kaldı çünkü başarı var. Maalesef biz güzellikleri, başarıları kendi toplumumuza, kendi insanımıza yakıştıramadığımız için o başarının tadını çıkartamayız."
 
Bu ülkenin çok güçlü ve çok güzel insanlara sahip olduğunun altını çizen Özer, bu dönemde üç temel konuya ağırlık verdiklerini söyledi. 
 
Birincisinin eğitimde fırsat eşitliği olduğunu anlatan Özer, her okulun mümkün olduğu kadar aynı kaliteye sahip olması gerektiğini, bulunduğu yerden sosyoekonomik arka planından bağımsız olarak herkesin en iyi eğitime kavuşabilmesi gerektiğinin altını çizdi. 
 
Özer, ikinci konunun mesleki eğitimin, üçüncüsünün ise sistemin omurgasını oluşturan öğretmenlerin güçlendirilmesi olduğunu belirtti.
 
Özer, Bakanlıkta bir yılını anlattı 
6 Ağustos'ta Bakanlıkta birinci yılını doldurduğunu kaydeden Özer, bir yıla pek çok güzellik sığdırdıklarını ifade ederek şöyle devam etti: 
 
"6 Ağustos tarihinde Sayın Cumhurbaşkanımızın teveccühleriyle Millî Eğitim Bakanlığı görevim başladı. Şu bir yıla o kadar çok güzellik sığdırabildik ki... Bir kere en önemli başarı okulların açık kalabilmesi. Okullar kapalıyken 'Bir buçuk sene içinde dünyada en fazla okul kapatan ülke,  Meksika'yla birlikte Türkiye'dir.' Diyenler, ben okulları açık tutmak için irade gösterdiğim zaman da 'Niye okullar açık kalıyor? Okulların açık kalmaması gerekir.' diye kampanyalar yaptılar. Allah'a şükür, öğretmenlerimiz ve tüm yöneticilerimizle birlikte topluma okulların en güvenli yerleri olduğunu, okulların sadece eğitim yapılan yerler değil, çocukların çok boyutlu olarak yetiştiği yerler olduğunu ve bunun telafisinin başka türlü dijital platformlarla mümkün olmadığını gösterdik."
 
"1.800 yeni anaokulu, 10 bin yeni ana sınıfını ülkemize kavuşturduk" 
Eğitim ve fırsat eşitliğiyle ilgili iki adım attıklarını, bunlardan birincisinin okul öncesi eğitimde okullaşma oranlarının artırılması olduğunu belirten Bakan Özer, "Eğitimde tüm kademelerde okullaşma oranları yüzde 90'ın üzerine çıkmasına rağmen maalesef okul öncesi eğitimde istenilen noktaya gelmemiştik. Bakın biz kendimizi eleştiriyoruz. Sayın Cumhurbaşkanımızın açıkladığı gibi 3 bin  yeni anaokulu, 40 bin yeni ana sınıfı yapmak için 6 Ağustos 2021 yılında yola çıktık. Bakın bir yıl geçti. 1.800 yeni anaokulu, 10 bin yeni ana sınıfını ülkemize kavuşturduk ve 5 yaştaki okullaşma oranları bir sene önce yüzde 78 iken bugün yüzde 93'e ulaştı. Yıl sonuna kadar diğer anaokullarıyla ilgi tüm planlama hazır, bütçeleri hazır, süreç devam ediyor. Hatta bu sayı, 3 binin çok üzerine çıkacak." diye konuştu.
 
Okul öncesi eğitimin çocukların yalnızca bilişsel becerilerini değil, psikososyal gelişimlerini de güçlendirdiğine atıf yapan Özer; nitelikli, kendinden emin, bağımlılıklardan uzak sağlıklı nesiller yetiştirmenin en kritik adımlarından birinin okul öncesi eğitim olduğunu söyledi. 
 
Mesleki eğitim konusuna da değinen Bakan Özer, katsayı uygulamasıyla gücünü yitiren mesleki eğitimin atılan adımlarla kısa sürede çok iyi seviyelere geldiğini anlattı. 
 
Akademik olarak başarılı öğrencilerin fen liseleriyle aynı puana sahip meslek liselerine gitmeye başladığını anlatan Bakan Özer, üretim kapasitesinin arttığını, mesleki eğitim kurumlarının patent, faydalı model üretmeye başladığını belirtti.
 
En önemli adımın mesleki eğitim merkezlerinde atıldığını hatırlatan Özer, katsayı uygulaması öncesinde Türkiye'de mesleki eğitim merkezlerinde 249 bin 774 öğrenci olduğunu, bu sayının 1998'de uygulama sonrası 74 bine düştüğünü söyledi. 
 
Mesleki eğitim merkezlerini güçlendirmek için mezunlara lise diploması hakkını getirdiklerini ve öğrenci sayısının 159 bine çıktığını anlatan Bakan Özer, 25 Aralık 2021 tarihinin mesleki eğitimde çok önemli bir kırılma noktası olduğunu belirtti. Özer, şunları söyledi:
 
"3308 Sayılı Mesleki Eğitim Kanunu'nda ciddi bir değişikliğe gittik ve üç değişiklik yaptık. Bakın, bir sene sonraki rakam: 580 bin çırak ve kalfa var sistemde. Hedefimiz, yıl sonuna kadar 1 milyon gencimizi mesleki eğitim merkezleriyle buluşturmak. Hiçbir problem olmadan inşallah 1 milyon rakamına ulaştığımız gibi onun da ötesine inşallah geçeceğiz. Bu adım bu ülkenin geleceği için o kadar kritik bir adım ki... Küçük ve orta ölçekli işletmeler için Türkiye'de çırak sürdürülebilirliğini sağlamak önemli. Artık, Allah'a şükür, bu ülkede çırak bulamıyorum, kalfa bulamıyorum sözü kalmadı."
 
Bakan Özer, üçüncü önemli noktanın öğretmenler için atılan adımlar olduğunu kaydederek "14 Şubat 2022'de Öğretmenlik Meslek Kanunu yürürlüğe girdi. 60 yıllık bir özlem. Öğretmenlik Meslek Kanunu'yla eğitim sistemindeki öğretmenler ilk kez sadece öğretenler olarak değil, hayat boyu öğrenenler olarak tanımlandı. Kariyer sistemi oluşuyor. Uzman öğretmenlik, başöğretmenlik getirildi." dedi.
 
Uzman ve başöğretmenlik için yapılacak sınava da değinen Özer, 613 bin öğretmenin başvuru yaptığını, eğitimlerin başarılı bir şekilde devam ettiğini kaydetti. Özer, 60 bin öğretmenin yüksek lisans yaptığı için uzman öğretmenlik sınavından muaf olacağını, diğer adaylar için de kolay bir sınav gerçekleşeceğini kaydetti. Özer, yeni uzman öğretmenler ve başöğretmenlerle eğitim sisteminin çok daha iyi noktalara geleceğini söyledi. 
 
Öğretmenlerin mesleki gelişim eğitimlerinde son yirmi yılın en yüksek rakamlarına ulaşıldığını ifade eden Bakan Özer, bu seneki hedefin öğretmen başına 120 saat eğitim alınması olduğunu söyledi. Bunu sağlayabilmek için eğitimlerin merkezi olmaktan çıkarıldığını ve okul temelli bir şekilde, öğretmenlerin istek ve ihtiyaçlarına yönelik planlandığını anlatan Özer, 2021 yılında bu alana ayrılan 8,9 milyon liralık bütçeyi 5 kat artırarak 292 milyon liraya çıkardıklarını söyledi. 
 
"Kısa sürede hedeflerimizde önemli mesafelere gelmiş olmaktan mutluluk duyuyorum."
Tüm alanlarda yapılan çalışmaları değerlendiren Bakan Özer, "Allah'a şükür, koyduğumuz hedefleri 1 yıl gibi kısa sürede çok önemli mesafelere getirmiş olmaktan çok mutluluk duyuyorum. Gerçekten tüm çalışma arkadaşlarıma çok teşekkür ediyorum." ifadelerin kullandı.
 
Türkçe, matematik, yabancı dil ve kültür okuryazarlığını çok önemsediklerini anlatan Bakan Özer, matematik ve yabancı dil eğitimi ile ilgili açılan yaz kurslarında 1 milyona yakın öğrencinin eğitim aldığını ifade etti.
 
Kültür okuryazarlığının da çok kritik olduğuna vurgu yapan Özer, bu nedenle Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın eşi Emine Erdoğan'ın himayesinde 26 Ekim'de bir kampanya başlattıklarını söyledi. 
 
Özer, "Kütüphanesiz Okul Kalmayacak" projesiyle iki ayda 16 bin 361 kütüphane yapıldığını kaydetti ve sözlerini şöyle sürdürdü: "2021 yılı sonu itibarıyla kütüphanesi olmayan bir okulumuz bulunmuyor. Bunu Millî Eğitim Bakanı olarak söylemekten büyük mutluluk duyuyorum. 57 bin 108 okulumuz var. 146 bin binamız var. 18.9 milyon öğrencimiz var. 1.2 milyon öğretmenimiz var. Bu okulların hepsinde kütüphane var." 
 
Kütüphaneleri okulların kalbi yapmak için de çalışmalar yürütüldüğünden bahseden Özer, bu ülkenin meselelerini dert edinmiş, çözüm üretmeye çalışmış aydınların ve kültür, sanat insanlarının isimlerini okullarda yaşatmak istediklerini ifade etti. 
 
Özer şunları söyledi: "İsim vermekle yetinmeyelim, bu okulu o insanımıza emanet edelim istedik. İşte, Erhan Afyoncu Hoca'mızın adını okul kütüphanesine vermemizin nedeni bu... İstanbul Atatürk Fen Lisesi, artık Erhan Afyoncu Hoca'mıza emanet..."
 
Türkiye'deki tüm okul yöneticilerinin İstanbul'da düzenlenen kültür, tarih ve medeniyet bilinci seminerlerine katılması için de çalışma başlattıklarını anlatan Özer, bu projenin mimarının da Erhan Afyoncu olduğunu kaydetti.
 
Kültür tarihi dersi müfredata eklenecek
Bir değişiklik yapılacaksa buna öğrenci ve müfredattan başlanmayacağını, önce okul yöneticilerinden başlamak gerektiğini belirten Özer, bir yeniliği daha açıkladı. 
 
Kültür tarihi ile ilgili bir ders çalışması olduğunu belirten Özer, "Atmış olduğumuz her bir adımı birleştirecek olan ama öncelikle okul yöneticilerinden başlayıp öğretmenlerin kültür tarihiyle zenginleşecekleri, düşünecekleri, tefekkür edecekleri bir alan oluşturma bağlamında önemli bir adım atacağız. Onun hazırlıkları da, inşallah, bitmek üzere. O eğitimleri tamamladıktan sonra da müfredatımıza, inşallah, kültür tarihiyle ilgili bir dersimizi de kazandırmış olacağız." dedi.
 
Afyoncu'ya Bakanlığın yaptığı çalışmalara yaptığı katkılardan dolayı teşekkür eden Özer, kütüphanenin hayırlara vesile olmasını diledi.